CEDAW
Komitesi, Türkiye değerlendirmesini açıkladı. “Olumlu Değerlendirmeler” üç
maddede özetleyen Komite, ataerkil tutumun ve stereotiplerin bertaraf edilmesi
için kapsamlı bir strateji benimsenmesini tavsiye etti.
Çiçek
Tahaoğlu
İstanbul
- BİA Haber Merkezi
26
Temmuz 2016, Salı 17:08
Birleşmiş
Milletler (BM) Kadına Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi (CEDAW)
Komitesi, Türkiye’nin 7. dönem raporuna dair nihai görüşlerini dün açıkladı.
Komite,
hükümet yetkililerinin kadınlara yönelik ayrımcı açıklamalarına, kadının birey
olarak değil "eş ve anne" olarak değerlendirilmesine, çocuk
evliliklerine, yasalardaki ayrımcı düzenlemelere, kanun uygulayıcıların
kanunları, kadınların ise haklarını bilmemesine, çözüm sürecinin sona ermesi,
darbe girişimi ve diğer gelişmelerle ortaya çıkan güvensiz ortamın kadınların
insan haklarına etkilerine değindi.
61
maddelik açıklamada, “Olumlu
Değerlendirmeler” üç maddede özetlenirken, “Temel Endişe Alanları ve
Tavsiyeler” bölümünde sırasıyla şu başlıklar yer aldı:
Sivil
toplum örgütleri, Kürt kadınları, mülteci ve sığınmacı kadınlar, Sözleşmenin
(CEDAW) görünürlüğü ve yasal statüsü, ayrımcı düzenlemeler, ulusal İnsan
Hakları Kurumu, adalete ve yasal desteğe erişim, kadınların ilerlemesi için
ulusal sistem, geçici özel önlemler, stereotipler ve zarar verici uygulamalar,
kadınlara karşı toplumsal cinsiyet temelli şiddet, “namus” adına cinayetler ve
intihara zorlamalar, insan ticareti ve fuhşun istismarı, siyasete ve sosyal
yaşama katılım, eğitim, sağlık, kırsal alanda kadınlar, tutuklu kadınlar,
evlilik ve aile ilişkileri.
Türkiye
8. dönem raporu, Temmuz 2020’de CEDAW Komitesi’ne sunacak.
Olumlu değerlendirmeler
Komite,
Türkiye’nin 2010’daki 6. dönem değerlendirmesinden sonra hazırlanan ve
yürürlüğe giren 6284 nolu Ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin
Önlenmesine Dair Kanun’un olumlu bir gelişme olduğunu vurguladı.
Komite,
Türkiye’nin kurumsal ve politik altyapısında kadına yönelik ayrımcılığı
kaldırmak ve toplumsal cinsiyet eşitliğini teşvik etmek için çabalarına da yer
verdi; 2014–2023 Ulusal İstihdam Stratejisi, 2014-2018 10. Kalkınma Planı ve
2012-2016 Kırsal Alanda Kadının Güçlendirilmesi Ulusal Eylem Planı örnek
gösterildi.
Son
olarak, 6. dönem değerlendirmesinin ardından Türkiye’nin 2011’de İşkenceye
Karşı BM Sözleşmesi’ne Ek İhtiyarı Protokolü ve “İstanbul Sözleşmesi” olarak
bilinen Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye
İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesini imzalaması da olumlu değerlendirmeler
arasında yer aldı.
Endişeler ve tavsiyeler
Komite,
yakın zamanda yaşanan darbe girişimi de dahil olmak üzere, mevcut güvensizlik
ortamının kadınların insan haklarına olası etkileri hakkında endişelerini dile
getirdi. Türkiye’yi insan haklarına ve hukuka bağlılığa, yargı bağımsızlığına
ve ifade özgürlüğünü korumaya; anayasal düzeni muhafaza etmeye, kadınların
haklarına saygı göstermeye ve korumaya çağırdı.
Sivil
topluma yönelik birkaç senedir süren baskılar ve sivil toplum temsilcileri,
gazeteciler ve aktivistlere yönelik tutuklamalarla ilgili endişelerini dile
getiren Komite, kadın örgütlerinin ve diğer hak örgütlerinin insan hakları
sözleşmelerinin uygulanmasına aktif katılımını mümkün kılan bir ortam yaratmaya
çağırdı.
Kürt kadınlar
Kürt
kadınların sivil, politik, ekonomik, sosyal ve kültürel haklar alanında
süregelen dezavantajlı durumu ve ötekileştirilmesiyle ilgili endişelerini dile
getiren Komite, bu eşitsizliği ortadan kaldırmak için gerekli önlemleri almaya
çağırdı.
Mülteciler
Türkiye’nin
Suriyeli mültecilere yönelik çabalarını takdir eden Komite, buna karşın
kamplardaki ve kamp dışındaki mülteci kadınların güvencesiz ve güvenliksiz
durumuna dikkat çekti.
Suriyeli
mültecilerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde seks işçiliğinde artışın, mülteci
kadınlara yönelik cinsiyet temelli şiddetin kayıt altına alınmamasının, kadın
ve kız çocuklarının ekonomik nedenlerle zorla evlendirilmesinin ve çokeşli
evliliklerin endişe verici olduğunu belirtti.
Ayrımcı düzenlemeler
Kadınlara
karşı ayrımcı yasaların ayıklanması için çaba gösterildiğini belirten Komite,
yine de bazı ayrımcı düzenlemelerin varlığını sürdürdüğünü belirtti.
Genital
muayenenin hakim ve savcı kararına bağlı olduğunun belirtildiği TCK 287’yi
hatırlatan Komite, genital muayenenin yasal olmasını eleştirirken, bekaret
testinin kişinin mahremiyetinin ihlali olduğu söylendi.
Ayrıca
evli kadınların kürtaj hakkı için kocasından izin almasını gerektiren
yönetmeliğin de ayrımcı düzenlemeler arasında yer aldığı belirtildi.
Adalete erişim
Kadınların
haklarını bilmemesi, Kürt kadınların, mültecilerin ve azınlıkların hak talebi
sırasında karşılaştığı dil engeli, kanun uygulayıcıların ise kanunları
bilmemesinin adalete erişimde engel oluşturduğu belirtildi.
Ulusal sistem
Kadın
Bakanlığı’nın yerine 2011’de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na
dönüştürülmesi konusunda endişelerini dile getiren Komite, Bakanlığın kadın ve toplumsal
cinsiyet eşitliği konusuna odaklanmadığını, farkındalık eğitim programlarının
da artık cinsiyet eşitliği modülünü içermediğini vurguladı.
Stereotipler ve zarar verici
uygulamalar
Kadınlar
ve erkekler hakkında ayrımcı stereotiplerin; aile ve toplum içinde kadınlar ve
erkeklere atfedilen geleneksel rol ve sorumlulukların muhafaza edilmesi
konusundaki endişelerini de paylaştı. Eş ve anne olarak kabul edilen kadınların
sosyal statülerinin, otonomilerinin, eğitim ve kariyerlerinin değersizleştirildiğini
söyledi.
Devlet
otoriteleri ve toplumda ataerkil tutumun yükselişte olduğu ve cinsiyet
eşitliğinin “cinsiyet adaleti” kavramlarıyla içinin boşaltıldığını söyleyen
Komite, hükümet görevlilerinin birkaç sefer kadınlara yönelik ayrımcı ve
aşağılayıcı açıklamalar yaptığını da hatırlattı.
Komite,
ataerkil tutumun ve stereotiplerin bertaraf edilmesi için kapsamlı bir strateji
benimsenmesini ve sivil toplumla işbirliği halinde farkındalık çalışmaları
yürütülmesini tavsiye etti.
Çözüm sürecinin bozulması
PKK
ile süren çözüm sürecinin 2015’te sekteye uğramasının ve şiddet ortamının
yeniden ortaya çıkmasının kadınları da etkilediğini söyleyen Komite, Kürt
kadınlara yönelik taciz, cinsel şiddet ve tehditlerin yanısıra, öldürülen
ve/veya tecavüze uğrayan kadınların çıplak fotoğraflarının bir gözdağı verme
aracı olarak sosyal medyada paylaşıldığı belirtildi.
Komiye,
kadınların da aralarında bulunduğu çok sayıda insanın yerinden edildiğine de
değindi ve sokaklarda yaşamak zorunda kalanların her türlü şiddet riskine açık
olduğunu söyledi.
Komite
bu konuda önerilerinden bazıları şöyle: PKK ve gençlik grupları ile çözüm
sürecinin yeniden oluşturulması ve kadınlar ile kadın örgütlerinin bu sürece
dahil edilmesi için mümkün olan tüm adımların atılması; güvenlik güçleri, PKK
ve diğer silahlı gruplar tarafından gerçekleştirilen tüm hak ihlallerinin
araştırılması ve cezalandırılması; soruşturma süreçlerinin şeffaf, bağımsız
işlemesi ve kamu güveninin kazanılması; cinsel şiddet ve diğer şiddet
mağdurlarına tıbbi ve psikolojik destek sağlanması. (ÇT)
Sözleşme
gereği Türkiye devletinin, CEDAW’ın değerlendirmesini Türkçeye çevirmek ve
kamuoyuna sunma yükümlülüğü bulunuyor.
Çiçek Tahaoğlu
Université Marc Bloch’da sosyoloji bölümünden mezun oldu. 2009’dan 2011’e kadar AFP’de fixer ve çevirmen olarak çalıştı. Açık Radyo’da Cadı Postası programını yaptı. 2015 Müşerref Hekimoğlu Başarı Ödülü'nü aldı. 2011’den beri bianet’te kadın ve LGBTİ haberleri editörü olarak çalışıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder